BATTLESTAR GALACTICA – Sine Qua Non
BATTLESTAR GALACTICA
“ Herkesin sınırları var, Sine qua non, dedikleri.
Olmazsa olmaz. Zaruri saydığımız şeyler.
Olmadan yaşayamadıklarımız.”
Romo Lampkin
Battlestar Galactica, ” Sine qua non” dur. Deyimin Latince anlamı “olmazsa olmaz” . Komutan Adama ile avukat Romo Lampkin arasında geçen diyalogda duyduğumda yazının başlığı bu olmalı dedim kendi kendime.
Battlestar Galactica başından sonuna kadar başarılı kurgusu, oyuncuların üstün performansları, kendine özgü çekim teknikleri, incelikle düşünülmüş arka planları, dekoru ve ustalara saygı göndermeleriyle tam bir efsane.
Varsayımsal bir gelecekten öte kolektif tarihin, antik zamanların ve uygar insanlığın varoluş masalına bir davet.
Battlestar Galactica, bilimkurgu tarihinde bir dönüm noktasıdır!
Star Wars ’ın temellerinden yaratılan, David Eick ve Ronald D. Moore ‘un hayal gücü ile olağanüstü bir başyapıta dönüştürülen dizide herşey öyle bir atmosferde sunuluyor ki ona “Bilim Kurgu” dersek eksik kalır. Battlestar Galactica “Bilim Gerçek” türü bir yapım. İnsana dair herşey tüm gerçekçiliğiyle işlenirken sadece arka planının uzay olduğu olağanüstü bir drama.
Benim kuşağım Galactica, Cylonlar, Centurionlar ve Raptorlarla büyüdü
Glen A. Larson’un Star Wars Galactica ‘sı hayatımıza girdiğinde hepimiz büyülenmiştik. Robotlar, lazer silahlar, uzay gemileri rüyalarımıza girerdi. Tuttuğumuz futbol takımları dışında aramızdaki tek zıtlığın, Starbuck ya da Apollo taraftarlığı olduğu ortaokul yıllarımdı. Benim favorim ise Starbuck’tı.
Siz hangisini severdiniz Apollo mu, Starbuck mı?
Arkadaşlarımızla birlikte diziyle ilgili oyunlar icat etmiştik. Defterlerimizin karşılıklı olan boş sayfalarını Centurion ve Raptorlar olarak belirler, üzerine elimizden geldiğince gemilerin şekillerini rastgele çizerdik. Sayfaları gemilerin yerlerini göremeyecek şekilde üst üste getirerek arkasından kalemle işaretlerdik. Kalemin çıkardığı izler silahlarımız olurdu ve izin denk geldiği gemi vurulmuş sayılırdı. Rakip gemilerin tamamını vuran kişi oyunun galibi olurdu. Sonraları öğrendiğim Amiral Battı oyununa benzerdi.
O zamanlardaki çocukluk dünyamız ne mekanik, ne dijitaldi.
Anadan doğma analogdu !
Önyargılarım ve Starbuck Şoku
Yıllar sonra bir akşam Wolky heyecanla beni ekran karşısına oturtup televizyonu açarken:
” Sana bir sürprizim var” dedi. “Star Wars Galactica’nın yeni versiyonunu dizi yapmışlar! Müzikler efsane, olağanüstü bir dizi olmuş, bayılacaksın!”
Heyecanla seyretmeye başladım. Ekranda aşağıdaki yazı belirdi:
Cylonlar insanlar tarafından yaratılmıştı.
İsyan ettiler!
Evrim geçirdiler.
Görünüşleri ve yarattıkları his insan gibi…
Bazıları öyle programlanmış ki, insan olduğunu sanıyor.
Birçok kopya mevcut ve bir planları var!
BATTLESTAR GALACTICA
Sahneler başlayıp da yeni Galactica’yı görünce şok oldum:
“ 21. Yüzyıl Galactica’sı bu mu yani, bu gemi ilk versiyonuyla aynı, hatta daha eski duruyor” dedim.
En büyük şoku ise, Starbuck sahneye çıktığında yaşadım.
Diziyle ilgili bildiğim ve hayranlık duyduğum herşey alt üst olmuştu. “Ben bu diziyi seyredemem, sen seyret, Wolky” dedim.
Sezonlar birbirini kovaladı ve bitti.
Wolky “Tüm zamanların en iyi dizisini kaçırdın ama sen hazır olunca oturup seyredersin” dedi.
Hazır olmam 12 yıl sürdü.
Tam zamanında izledim, yetişkinliğimin en ham halinde…
Kobol’un 12 Kolonisi ve Caprica
Kobol ‘un On İki Kolonisi ‘nden Caprica gezegenine gelen insanların kurduğu bir uygarlıktayız. Başkenti Caprica City olan gezegende 12 koloni yeryüzünde ve uydu kentler olan uzay gemilerinde yaşamlarını sürdürüyorlar.
12 Koloni’de yaşayan insanlarla Cylon’lar 40 yılı aşkın bir süredir barış içinde yaşıyorlar ancak Cylon’lar nükleer silahlarla, birdenbire insanların yaşadığı tüm merkezlere saldırıyorlar.
Cylon’lar & Centurion’lar
Cylon’lar, insanlar tarafından yapay zekâ kullanılarak üretilmiş gelişmiş ve karmaşık yapıda, çok özel robotlar.
Tür zaman içinde kendi zekâ ve bilinçlerini oluşturmuş ve kendilerini yaratan insanlara karşı örgütlenerek ilk İnsan/ Cylon savaşının başlamasına neden olmuş.
Uzay gemilerini yenileyerek daha da güçlendirmişler. Altı farklı türdeki klonlarını, bilinç ve anı aktararak yeniden üretebildikleri Diriliş Gemilerini inşa etmişler.
Gelişmiş türün orduları ise “Tost Makinası” olarak bildiğimiz klasik savaşçı Cylon Centurion ‘lar.
Cylonlar Yedi örnek prototip dışında” Son Beşli” ya da “Kutsal Beşler” dedikleri ve son sezona kadar öğrenemediğimiz beş Cylon’lu ile toplamda 12 model. Diziyi izlerken sık sık anılan, Kobol tanrıları, inanç sistemi ve rakamlara dikkat edin. Özellikle sembolizmle ilgilenenlere ilginç gelecek.
Dizinin zaman ve mekân olarak sizi şoka sokacak sürpriz sonunda:
“Bunların hepsi daha önce oldu! Tekrar olması gerekiyor mu?” sorusu hayal gücünüzün sınırlarını zorlayarak sizleri fazlasıyla düşündürecek.
Analog Galactica ve Dünya Yolculuğu
İnsanlığın ve Cylon’ların tüm geleceği Cylon saldırısı ile birlikte tamamen değişiyor.
Saldırı sırasında, yıllar önce ilk Cylon Savaşı’nda görev alan fakat sonradan barış döneminde askerî eğitim amaçlı kullanılan, Amiral Adama’nın yönetimindeki, Galactica müzeye çevrilmek için düzenleniyor. Komutan Adama da emeklilik konuşmasını hazırlıyor. Galactica’nın, Cylon’ların saldırısında görev alamayacak kadar uzak bir bölgede olması sayesinde, onu insanlığın kurtarılmasındaki tek umut haline getiriyor.
Galactica’nın komutanı Adama’nın eski Cylon savaşlarından kalma bir alışkanlığı var
Geminin savunma sistemindeki bilgisayarları bir network altında toplamayıp analog sistemde çalıştırıyor. Adama’nın bu seçimi Cylon’ların teknolojik saldırılarından Galactica’yı korurken, gemiyi insanların son neslinin güvenli kalan ve virüs saldırılarından etkilenmeyen tek alanı haline getiriyor.
Kolonilerin başkanının ölmesi üzerine, hayatta kalan tek kabine üyesi Laura Roslin, başkanlık yemini ediyor ve insanlığa dair ayakta kalan her şeyi toparlayarak Galactica’ya sığınıyor. Roslin ve Adama işbirliği yaparak insanlık için yeni ve güvenli bir yer olacağına inandıkları efsanevi gezegen Dünya’yı aramak üzere herkesle birlikte yola çıkıyorlar.
Komutan Adama “So say we all”
Dizinin fenomen repliklerinden biri. Serinin olaylar zincirini başlatan Saylon saldırısı sonrası ölenlere yapılan ilk anma töreninde ortaya çıkıyor.
Amiral Adama karakterini canlandıran Edward James Olmos, meydan okurcasına bir seslenişle bu sözü astlarına bir savaş çağrısı olarak söylüyor. Sahneyi o kadar etkileyici oynuyor ki ondan sonra bu cümle tüm hayranlar için bir çağrı haline dönüşüyor.
Diziden sonra devamı olarak çekilen “Caprica” serisinde de bu sözlerin sık sık kullanıldığını duyacaksınız.
Kesik Köşeler ve Altıgen Malzemelerin Hikayesi
Dizide kullanılan altıgen geometrik eşyaları ve malzemeleri hep merak ettim. Bakın altından ne çıkıyor!
Görsel bir şaka olarak başlayan ancak zamanla dizinin kurgusuna yerleşen bir tercih olmuş. Sci-Fi Channel’ın orijinal Battlestar Galactica mini serisindeki bütçe baskısı yaratmak için diziye eklenmiş. Kesik köşeler, İngilizcedeki “kolaya kaçma” deyimine denk geliyormuş ve dizideki tüm belgelerin bu şekilde olması aslında yayıncıya bir mesaj olarak yapılmış. Dizinin benzersiz özelliklerinden olan bu esprili gönderme, yapımcı firma için de acı bir maliyet olmuş.
Gaius Baltar ve Caprica Six
Gaius Baltar, alaycı bir mizah anlayışına sahip karizmatik, narsist, bencil, ateist ve zampara bir dahi olarak karşımızda. Dizi boyunca bir ismi olmayan ve Caprica Six adıyla bilinen insansı Cylon’la zihinsel ve fiziksel olarak, özel bir ilişkileri var. Cylon’ların insanlığa saldırdığı gün, kadının gelişmiş bir Cylon olduğunu öğrenen Baltar, kendisine verdiği bilgileri savunma sistemini kapatmak için kullandığını ve bu katliamdan kendisinin sorumlu olduğunu düşünüyor.
Dizinin en önemli replikleri, Baltar ve Caprica Six diyaloglarında geçiyor. Aynı zamanda tüm hikâyenin anlatıcısı rolünü üstlenen ikili, dizinin yol haritası gibi.
Her ikisi de hem başlangıcın hem de finalin başrolüdür. Sevişgen ikilinin karakterlerinin dönüşüm süreçleri de Starbuck kadar ilginçtir.
Kara Thrace & Starbuck
Yeni nesil Starbuck (Kara Thrace ) ile çocukluğumda tanıdığım Starbuck’ın birçok ortak özelliği var. İkisi de filonun en iyisi olarak kabul ediliyor ancak otoritelere meydan okuma ve başını belaya sokma eğilimleri var, sıcakkanlı ve ukala savaş pilotları olarak tasvir ediliyor. İyi kumarbazlar, içki ve puro içmekten, bağımsız olmaktan zevk alıyorlar ancak önemli bir farkları var.
İki karakter hem cinsiyetleri açısından farklılık gösteriyor hem de dış görünüşleri: Dirk Benedict’in canlandırdığı orijinal Starbuck, bakımlı, fazlasıyla centilmen bir erkek. Katee Sackhoff’un canlandırdığı versiyon ise kirli, dağınık , erkeksi ve öfkesi burnunda bir kadın.
Yeni versiyondaki Starbuck (Kara Thrace ) sınırların ötesinde dans etmeyi seviyor. Tutkulu, asi ve karmaşık ruh hallerinde gezinen bu kadının, dizide diğer kahramanlardan farklı ve özel bir yeri var.
Başlangıcından bitişe kadar larvadan, kozaya ve sonunda bir kelebeğe dönüşümünü izleyeceksiniz. İlk sahnedeki halinden son sahnesindeki durumuna kadar geçen sürede en çok değişen ve gelişen karakter.
Fazlasıyla gerçekçi bir karakter olarak canlandırılmasına rağmen, yapımcı ekip en önemli “ruhani misyonu” da onun omuzlarına yükleyerek izleyiciye ters köşe yapmış.
Metafiziksel olgularını rozetlerinde taşıyan bu güçlü kadın insanlığın yol göstericisi, ufukları aşanı, anası, GAİA’sı olmuş.
Kara Thrace Starbuck’ının izleryicilerin zihninde yer ederken arkasında bıraktığı çok önemli bir soru var. Sezonları bitirdiğinizde kulaklarımı çınlatırsınız. Hikayenin açık kalan bu tarafının nedeninin, yaratıcı ekibin buradan yola çıkarak 3. nesil Star Wars için zemin oluşturduğunu düşünüyorum.
“All Along The Watchtower “ şarkısı ve Kara Thrace Starbuck’ının final sahneleri yıllarca hayranları ve benim tarafımdan unutulmayacak !
Müzik
Orijinal Battlestar Galactica temasının yanında, besteciler Richard Gibbs ve Bear McCreary, Battlestar Galactica’nın efsane yeni müziklerini ortaya çıkarmışlar. Mini serinin müziğini Gibbs bestelerken, ana serinin tamamının müziklerini McCreary üstlenmiş. Onu aynı zamanda Outlander serisinin unutulmaz müziklerinden de hatırlayacaksınız.
Açılış teması, güneş tanrısı Savitr’e adanmış bir Hindu ilahisi olan “Gayatri Mantra”nın new age versiyonu. Çok çeşitli etnik içeriğe sahip ve özellikle bilim kurgunun “olağan” tarzından kaçınmaya çalışmışlar.
Serinin önemli bölümleri için tam bir orkestra ile çalışılmış. Karakter temaları zamanla önem kazanmış. Özellikle dördüncü sezonda etnik enstrümanlar kullanılmış. Bunların arasında yaylı tambur (Türk udu), Çin membran flütü, Hint bansuri flütü, erhu (Çin kemanı), , dumbek(Orta Doğu davul), Japon taiko davulları var.
Dizi için özel yapılmış gibi olan final sahnelerindeki Bob Dylan’dan “All Along The Watchtower “ şarkısı da kulaklarınızın pasını silecek.
Ronald Moore
Ronald D. Moore, Battlestar Galactica’nın yaratılmasının yanında Star Trek: Voyager, Carnivàle, Outlander dizilerinin sürecinde de rol alan önemli isimlerden biri. Onun diğer deneyimleri, Battlestar Galactica’ya yaklaşımını değiştirmiş. “Doğal Bilimkurgu” terimini ortaya atan Moore, o zamanki standartlardan çok farklı olmayı amaçlamış. Yerçekimsiz ortamda, yön algısı olmayan uzay boşluğundaki kamera hareketleri ve titreşimleri “Doğal Bilimkurgu” tekniğine en güzel örneklerden.
Moore ’un mekanik Galactica ’sının dizinin atmosferini yaratmada çok önemli bir rolü var.
Adama ona “She” diye hitap ediyor. Galactica’ya da, bir kadın kimliği verilmiş ve dizinin ” Sine qua non”u yani olmazsa olmazı.
Son ana kadar anaçlığını, kurtarıcılığını, savaşçılığını, dayanıklılığını ortaya koyarak “Tiamat” rolünü üstleniyor.
Galactica ve Sümer Tabletleri
Son dönemde Netflix’in Türk yapımı popüler dizisi Atiye’nin Göbeklitepe macerasından sonra Sümer Uygarlığı, Antik tarihle ilgili gizemler ve insanlığın başlangıcıyla ilgili destanlar gündemimize tekrar girdi.
Bakü doğumlu Sümerolog Zecharia Sitchin adını duymadıysanız mutlaka araştırın. “Dünya Tarihçesi” adlı kitap serisiyle tanınmış bilim adamının, Pre-astronotik bir teorisi var. Teorisi antik Sümer çivi yazılı metinlerin çevirisine dayanıyor. Tarih öncesi çağlarda varsayımsal bir on ikinci gezegen olan Nibiru’dan ve Anunnaki adında uzaydan gelen bir kavimden bahsediyor.
Sümer tabletlerinin ilk on dördünün içinde Niburu’dan Dünyaya kaçan Annunakilerin ( Gökten yere gelenler anlamında) ilk uygar insanın varoluşu ve dünya düzeninin kuruluşuna etkilerini anlatıyor.
Bu konuya neden bu yazıda değindiğimi merak edenler, takipte kalsınlar.
Kitabı bitirdiğimde yazısını paylaşacağım.
Bu destanı izlemediyseniz ve felsefi bilimkurgulardan hoşlanıyorsanız, hemen başlayın !
Battlestar Galactica / REPLİKLER
“Kusursuzluk, olay bu. Yaratanın kusursuzluğunu hissedebildiğin o anlar. Fiziğin güzelliği, matematiğin hayret vericiliği, etki ve tepkinin hazzı. İşte bu tür bir kusursuzlukla bağlantı kurmak istiyorum.”
“En mantıksız durumlarda bile bir umuda tutunuruz. “
“İnsan vücudunun ve aklının sınırları vardır. Aşılamayacak sınırlar”
“Evren muazzam ve karmaşık bir sistem. Tesadüfi ve şans eseri olaylar olması kaçınılmaz. Bunlar bir düzenin, bir planın parçası.”
“Galibiyet cesaretle gelir”
“Özgür olmaya ihtiyacımız var!”
“Bir ölümlü taraflardan birini seçmek zorundadır.”
“Özsaygınızı hatırlayın. Kendinize verdiğiniz değeri hatırlayın.”
“Kıssadan hisse ne? Liderini bırakıp gitmek yok!”
“Burada yalnız kalmak istemezsiniz.”
“Halkın yardımını istersen ödeyeceğin bir bedelin olur. Birinin bunun hesabını vermesini isteyecekler.”
“Kuzeye gidiyor, aşkına doğru…”
“Açıkçası doğaüstü saçmalıkların sadece toplumun çoğunluğunu oluşturan eğitimsiz ahmaklara cazip geliyor. Mantıklı, zeki, özgür düşünen hiçbir insan buna inanmıyor.”
“Bizler birer insan olarak neden kurtarılmaya değeriz? Biz hala aç gözlülük, kin ve kıskançlık yüzünden cinayet işliyoruz. Ve hala, işlediğimiz günahların bedelini çocuklarımızın üzerine yıkmaya devam ediyoruz. “
“Yaptığımız herhangi bir şey için sorumluluk almayı reddediyoruz. Tıpkı Cylon’larla yaptığımız gibi… Tanrıyı oynamak istedik. Canlı yaratmak istedik. “
“Ve bu canlı bize karşı gelince de kendimizi, bunun gerçekten bizim suçumuz olmadığına inandırmaya çalıştık.”
“Tanrıyı oynayıp sonra da ellerinizi yıkayıp yarattığınız şeylerden kurtulamazsınız. Er ya da geç yaptıklarınızdan saklanamayacağınız gün gelecek!”
“- Bir şeye inanmak zorundasın.
– Anlamadığım ve anlayamadığım bir dünyaya inanıyorum. Rasyonel yollarla genişlemiş. Rasyonel bir evren.”
“Ben yolculuğumu tamamladım. Bu çok güzel bir his”
“Bugün hayatının geri kalanının ilk günü ,Lee”
“insanlar var zaten, kabileler. Dilleri bile yok!”
“Öğretebiliriz. Onlara en iyi parçalarımızı verebiliriz. Ama yükleri, gemileri ekipmanları, teknolojiyi, silahları değil.”
“Öğrenmemiz gereken bir şey varsa o da beyinlerimiz hep kalplerimizin önüne geçti.”
“Bilim gelişirken ruhlarımız eksik kaldı.”
“Baştan başlayalım”
Battlestar Galactica / DİZİ KÜNYESİ
Adı: Battlestar Galactica
Tür: Kıyamet sonrası bilimkurgusu, Drama, Felsefî kurgu, Askerî bilimkurgu
Yapımcı / Senarist: David Eick, Ronald D. Moore
Oyuncular :
Açılış müziği: Gayatri (Richard Gibbs), Besteci Bear McCreary
Sezon sayısı: 4
Bölüm sayısı: 75
Yayın tarihi: 18 Ekim 2004 – 24 Mart 2009
Kronoloji:
Önce gelen: The Mini series (öncelikle 4 bölümlük mini diziyi izlemelisiniz)
Ardından: Battlestar Galactica Caprica
2 cevap
[…] hitap bölümünde “Charles için Sine qua non” notu vardı. İçimden “Aysun” dedim “ Sen ne yaptın?”. Benim bilimkurgu yolculuğum […]
[…] Gönderi tarihi 27 Haziran 2021 – Yazar: IAY BATTLESTAR GALACTICA / booksiay.comhttps://www.booksiay.com/battlestar-galactica-sine-qua-non/ilknur-akpinar-yucedag/ […]