HOMO DEUS – Yarının Kısa bir Tarihi
HOMODEUS
“ÜÇÜNCÜ BİN YILIN ŞAFAĞINA gerinerek ve gözlerini ovuşturarak uyanır insanlık. Hala aklından feci bir kâbusun sahneleri geçmektedir. “Dikenli teller ve devasa mantarlara benzeyen bulutlar… Oh be, neyse ki sadece kötü bir rüyaymış.” Sonra banyosuna gidip yüzünü yıkar insanlık, aynada kırışıklıklarını inceler, kendine bir kahve hazırlar ve ajandasını açıp sorar:” Bakalım gündemimizde bugün neler varmış?”
Kitabın giriş bölümünün ilk paragrafı bu…Tarihin en çok bu şekilde anlatılması hoşuma gidiyor. Bir çocuk bile ilgiyle dinleyebilmeli ve anlayabilmeli.
SAPIENS ile yakaladığınız yeni perspektif, HOMO DEUS ile bakış açınızı derinleştirdiği kadar genişletiyor.
Homo Deus, Harari’nin derslerinde anlattığı konulardan derlediği serinin 2. Kitabı ve daha etkileyici bir dille yazılmış. Makaleler 3 ana başlık altında toplanmış:
- 1 Kısım: Homo Sapiens Dünyayı Fethediyor
- 2 Kısım: Homo Sapiens Dünyayı Anlamlandırıyor
- 3 Kısım: Homo Sapiens Kontrolü Kaybediyor
453 sayfalık kitabın sadece dipnotları, yazılı ve görsel kaynak bilgilerinin başlıkları bile 50 sayfadan oluşuyor.
Tarih boyunca işbirliği yapma ve iletişim becerisi sayesinde gelişen insanlığın gündemini üç temel sorun meşgul etmiş.
- Kıtlık
- Salgın hastalıklar
- Savaşlar
her zaman liste başı olmuş. Geçmişimizdeki bu başlıkları SAPIENS kitabında inceledik.
HOMO DEUS ise önümüzdeki bin yıla giderken insanlığın geleceğini mercek altına almış:
İnsan, salgınlardan ve hastalıklardan kaynaklanan ölümlerinin azalmasıyla, hayatta kalma çabasını, hayatı uzatma ve mutluluğu arayışıyla değiştirmiş ve ölümsüzlükle hazzın peşine düşmüş.
Kıtlığı kontrol altına almış ve biyolojik, genetik araştırmalarla ve teknolojik gelişmelerle yeniden yaratım sürecini zorlamaya başlamış.
Son olarak da ölümsüzlük eşiğinde ve yaratma becerisi geliştirmiş bir türün en önemli özelliğini asasına yerleştirmiş: “GÜÇ”.
Bir ortaçağ Kralının sarayından daha konforlu olan evlerimiz ve sosyal hayatımız var. Artık, açlıktan, savaştan ve hastalıklardan ölenlerin sayısı ilk çağlarla karşılaştırıldığında oldukça azalmış durumda. Bu sayede dünya nüfusu hızla çoğalıyor. Yazarımız bunun üzerine soruyor:
“Kıtlık, salgın ve savaşlar sona erdiyse, insanlık daha önce eşi benzeri görülmemiş bir refah ve barış dönemine girdiyse, beklenen yaşam süresi hızla yükseliyorsa insanlar bunlarla mutlu olmalılar değil mi?”
Kitap ilk bölümdeki bu soruya da uzun bir cevap niteliği taşıyor. Bana göre bu sorunun cevabını tek cümlesinde vermiş:
“İnsanlar gerçek mutluluğa erişmek için haz arayışlarını hızlandırmamalı, aksine yavaşlatmalıdır.”
Fiziksel savaşlardan sağ çıkan Homo Sapiens, “içindeki tanrı parçacığın” dan “Homodeus”a dönüşmüş ve tahtına oturmuştur. Artık krallığın yeni gündemi yeni kurallarla belirleniyor. Yazar bu kural belirleyiciliği 3 mühendislik dalına yüklüyor:
“ İnsanları tanrı mertebesine yükseltmek muhtemel üç şekilde ilerleyebilir: Biyoloji mühendisliği, siborg mühendisliği ve organik olmayan varlıkların mühendisliği”
Böylece geçmişin bilimkurgu masalları, günümüzün ve geleceğimizin gerçeği haline dönüşüyor.
Yazarımızın bu kitaptaki kelimeleri daha da güçlenmiş, makaleler hikâye anlatıcılığına dönüşmüş; bu sayede gerçekliğin keskinliği yumuşamış ve insanlığı ürkütmeden uyarıyor.
Özellikle “Laboratuvardaki Saatli Bomba” başlığıyla son bölüme girerken, bilim ve teknolojinin önlenemez gelişiminin yaratacağı yan etkileri ifade ediyor. Bölümün ilk sayfasındaki en çarpıcı cümle:
“Evreni anlamlı kılan hür irademiz ve “biz”in dışında kalan HİÇ KİMSE tercihlerimizi ve hislerimizi tam olarak bilemeyeceğine göre, çıkarlarınızı ve isteklerinizi gözetmesi adına hiçbir “BÜYÜK BİRADER” e güvenemezsiniz.”
Düşünsenize “ÜÇÜNCÜ BİN YILIN ŞAFAĞINDAYIZ”. Atalarımız, binlerce yıl boyunca hayallerinde ve kehanetlerinde “gelecek bu günleri” görebilmek için her yolu denediler ve biz şu an o gelecekteyiz. Ancak kitap bittiğinde, bir filmin en heyecanlı sahnesinde elektrik kesilmiş gibi hissediyorsunuz ve kafanızı kaldırıp kendi kendinize soruyorsunuz:
“Şimdi ne olacak?”
Aslında kitabın içinde bu soruya birçok kez yanıt vermiş olan yazar, en çarpıcı olanlarından birini şu cümleye saklanmış:
“İNSANLAR SAĞLIK, MUTLULUK VE GÜCÜN PEŞİNDE BİR BİR ÖZELLİKLERİNİ DEĞİŞTERECEKLER, TA Kİ ARTIK İNSAN OLMADIKLARI GÜNE DEK…”
Birkaç alıntıyla anlatılacak ve özetlenecek bir kitap olmadığı için mutlaka okuyun ve okutun…
Emin olun şaşıracaksınız…
İlknur Akpınar Yücedağ
KİTAP KÜNYESİ:
Kitap Adı: HOMO DEUS / Yarının Kısa Bir Tarihi
Özgün Adı: Homo Deus – A Brief History Of Tomorrow
Yazarın Adı: Yuval Noah Harari
Kategori: Araştırma, Tarih, Dünya Tarihi, İnsanlık Tarihi
Sayfa Sayısı: 453
İlkYayın Tarihi: Kasım 2017
Yayınevi : Kolektif Kitap
5 cevap
[…] “ince bir kitap çabucak bitiririm” diyerek başladım. Neredeyse “Homo Sapiens” ve “Homo Deus” ( yaklaşık 600 sayfalık kitaplar) okumak kadar zamanımı aldı. Uzun uzun düşündüren bir […]
[…] Harari’nin kitaptaki ifadesine göre; tarihin akışını üç önemli devrim şekillendiriyor: […]
[…] ve Homodeus’ tan sonra güncel makalelerle gelecekle ilgili öngörülerde bulunduğu bu kitapta, Yuval Noah […]
Great content! Super high-quality! Keep it up! 🙂
Thanks…