NOTRE DAME DE PARİS- Victor Hugo
NOTRE DAME
“Öldükten sonra da yaşamak istiyorsanız; ya okumaya değer şeyler yazın ya da yazılmaya değer şeyler yaşayın.”
“ANÁΓKH (Kader), asırlar önce bu sözcüğü bu duvara yazan kişi, kuşaklar boyunca kaybolup gitmiş, sözcük de kilisenin duvarlarından silinmiş ve belki de kısa süre sonra bu kilise de dünyadan silinip gidecek. Bu kitap bu sözcük adına kaleme alındı.”
-Victor Hugo
19.yy’ın başlarında Notre Dame kilisesinin yıkılma düşüncesi ortalıkta gezmekteydi. Bunun üzerine Victor Hugo böylesine bir yapının yıkılmaması için elini taşın altına koydu ve ilk romanını 6 aylık bir sürede yazdı. Eser halkın dikkatini tekrardan bu kiliseye çekmeyi başarmış ve kilisenin yenilenmesinde büyük rol oynamıştır. Sanatın ve sanatçının toplum üzerindeki etkisinin ne denli önemli olduğunun somut bir kanıtıdır.
Notre dame Fransızca “Hanımefendi” anlamına gelir ve Meryem Anayı anlatmak için kullanılan bir söz öbesidir.
Notre Dame de Paris katedralinin inşaasına 12.yyda başlanmış ve 14.yyda tamamlanmıştır. Kitapta yaklaşık on sayfalık detaylı bir mimari incelemesi yapılmıştır. Notre Dame de Paris katedralini sadece gotik mimarinin ürünü demek eksik olacaktır. ”O” bir geçiş dönemi yapıtının en zarif “Hanımefendisi ”dir. Roma mimarisinden, Sakson sanatından ögeler Notre Dame ‘da birbiri içinde erimiştir. Hugo bu durumu “Bu merkezi ve üretken kilise Paris’in eski kiliseleri arasında, adeta başı aslan, karnı keçi, kuyruğu ejderha olan masal hayvanı gibidir: Birinin başına, birinin kol ve bacaklarına, bir diğerinin gövdesine sahiptir, her birinden bir iz taşır.” sözleriyle dile getirir.
Fransız edebiyatında “Romantizm”in kurucusu Chateaubriand’dan çok etkilenen Hugo bu eserinde de hem duygusal hem dindar karakterler hem de her sınıftan insana yer vererek romantizm akımına güzel bir örnek vermiştir.
Kitapta bahsedilen önemli karakterlerden ve aralarında geçen olaylardan biraz bahsedelim:
Kitaba adını veren ana karakterimiz olan kambur Quasimodo, kör, topal ve sağırdır.
Deliler papazı seçilmiş, isminin iki anlamı vardır. İlk anlamı quasi (hemen hemen/neredeyse) ve modo (alık ya da salak anlamlarına gelir) birleşmesiyle oluşur. Diğer anlamı ise birazdan değineceğimiz Frollo’nun onu sahiplendiği gün olan paskalyadan sonraki ilk pazardır. Kilisenin zangocudur. Esmeralda’yı gizli sever. Fiziksel görünüşünden dolayı onu hak etmediğini bilir. Kitabın sonunda ‘Quasimodo’nun Evliliği’ bölümünde, Esmeralda’ya olan sevgisini kanıtlar.
Diğer karakterimiz Esmeralda, güzelliği, sesi ve dansı ile herkesi büyüleyen bir çingene kızıdır.
Annesini ve babasını tanımamış, onlardan uzakta büyümüştür. Keçisi Djali ile Paris sokaklarında şarkılar söyleyip dans ederek geçimini sağlar. Tüm Paris halkı tarafından hayran olunan bir kadındır. İsmini boynundaki zümrüt kolyesinden alır. (İspanyolca Esmeralda zümrüt demektir). Bana göre Victor Hugo’nun bu ismi seçmesindeki amacı, Esmeralda’ nın aile sevgisini ve sadakati özlemesi, önemsemesidir. Çünkü dünyanın en değerli dört taşından biri olarak kabul edilen zümrüt, sadakat taşıdır ve bu duyguyu güçlendirir. Esmeralda hep annesini arama düşüncesindedir.
Üçüncü önemli karakterimiz Claude Frollo, kilisenin baş diyakozudur.
Görevi nedeniyle geleneksel “Bekârlık Yemini”ni etmiştir. Ancak, Esmeralda’ya karşı olan hisleri giderek büyümekte ve ona tutkulu bir aşk ile bakmaktadır. Bu nedenle, yeminini çiğnediğini, günaha girdiğini ve kendini şeytana teslim ettiğini düşünmektedir. Frollo, aynı zamanda Quasimodo’yu alıp büyüten ve üzerinde büyük etkisi olan manevi babasıdır.
Diğer bir karakterimiz Phoebus ise yakışıklı, gösterişli ama sözlüsü(Fleur-de-Lys) olan bir yüzbaşıdır. Bir gece kaçırılmaya çalışılan Esmeralda’yı kurtarır. Bu yakışıklı kurtarıcı, o geceden sonra Esmeralda’nın büyük aşkı olur. Phoebus isminin anlamı güneştir. Belki de Hugo’nun bu ismi seçmesindeki sebep, güneşe fazla yaklaşmanın yarattığı sonuçları göstermektir !?
Romandaki filozof Pierre Gringore ise, çingene mahallesinde Esmeralda tarafından hayatı kurtarılan bir şairdir.
Hugo, “Ben içgüdü, doğa felsefesinden yanayım” ifadesinde olduğu gibi toplumun genel eğilimini onun gözlemciliğiyle ve sözleriyle anlatır.
Yeminli rahip, yakışıklı yüzbaşı ve meşhur kamburumuz, bu güzel çingene kızına aynı duygularla bağlanır. Esmeralda’nın kalbi ise yüzbaşından yanadır ama yüzbaşı da bu temiz aşkı hak edecek bir insan değildir. Bu karakterlerin yanında bir de şairimizin yolu Esmeralda ile kesişir. Şair ondan uzak durarak bu çemberden kurtulan tek kişidir.
Kitap, bu karakterler arasında çok sürükleyici olaylar dizisiyle ilerliyor ve yazarın betimlemeleriyle karakterlerin yaşadığı duyguyu derinlemesine hissetmenizi sağlıyor.
Bunların yanında Hugo dönemin hukuk sistemini de zeki bir şekilde eleştiriyor.”…O anda adeta hem sağır hem de kördü. Bu iki koşul gerçekleşmeden yargıçlık görevini mükemmel bir şekilde yerine getirmek mümkün değildi.” Quasimodo’nun mahkemesinde yargıcın davranışları üzerine böyle söylemiştir. Yani yargıçların kafasında her zaman senaryo bellidir. Mahkemeye gerek yoktur çünkü zaten orda hiç kimseyle etkileşime girmez.
Kitabın bir de dünyanın en iyi müzikalleri arasında gösterilen bir müzikali vardır. Okuduktan sonra kesinlikle izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.Youtube üzerinden Türkçe altyazılı haline rahatça ulaşabilirsiniz. Müzikalden etkilendiğim bir kaç parçayı da ekliyorum. Etkileyici performansları seveceksiniz.
Kitabın aynı zamanda 1923-1939-1964-1982 ve 1996 yılarında çekilmiş biri animasyon beş filmi de vardır. Bunları da izleyebilirsiniz.
Hugo’nun şaheserinin başlattığı bakış açısı, katedrali dünyanın özel yerlerinden biri haline getirdi. Ancak bu zarif hanımefendinin son restorasyonu sırasında, 15 Nisan 2019’da çatısının altında bir yapı yangını çıktı. Bütün dünya nefesini tutarak yangını izledi. Yangın uzun süre dünya gündeminde kaldı.
Baştaki cümlede Hugo’nun dediği gibi, “Hanımefendi” yazılmaya değer bir olay daha yaşayarak zamandaki ölümsüzlüğünü bir kat daha arttırdı.
ALINTILAR:
- “Her şey felsefede bulunuyor, herkes filozofta!”
- “Zamanın gözü kördür, insan ahmaktır.”
- “Büyük yapılar tıpkı büyük dağlar gibi yüzyılların eseridir. Sanat dönüşse bile varlıklarını sürdürürler.”
- “Dünyada Sorbonne’un tartışmalarından ve Homeros’un dizelerinden başka şeyler de olduğunu, insanın sevgiye de ihtiyaç duyduğunu, sevgisiz ve şefkatsiz hayatın kupkuru, patırtılı ve acı veren bir çark düzeneğinden başka bir şey olmadığını fark etti.”
- “Küçükler büyüklerin üstesinden geliyorlar, Nil sıçanı timsahı, kılıçbalığı balinayı öldürüyor, kitap da yapıyı öldürecek.”
- “İtibar, toplumun bekası için hiç de az olmayan bir kuvvet edindiğinde, birçok ayrıcalığa ve hakka kavuşur.”
- “Kadınların saygı gördükleri yerde ilahi güçler mutludur; kadınların hor görüldükleri yerde, Tanrı’ya dua etmek bir işe yaramaz.”
- “İlk kavimlerin hafızası aşırı yüklendiğinde, insan türünün anılarının bavulu ağırlaşıp karmaşıklaştığında, çıplak ve uçup giden söz yolunu kaybettiğinde, tüm bunlar daha kalıcı ve daha doğal olarak görülecek şekilde toprağın üzerine kaydedildi. Her gelenek bir binayla tarihe geçildi.”
- “Her uygarlık teokrasiyle başlayıp demokrasiye ulaşır.”
KİTAP KÜNYESİ:
Adı: Notre Dame’ın Kamburu
Orijinal adı: Notre-Dame de Paris
Yazar: Victor Hugo
İlk Baskı tarihi: 1831
Kitabın türü: Dünya Klasikleri, Edebiyat, Roman
Sayfa sayısı: 566
Yayınevi: Türkiye İş Bankası
2 cevap
[…] Eren Özvatan […]
[…] bu değerli parçası, sevgili Eren ve İlker tarafından Ece’ye 20. Doğum gününde hediye edildi. Bu İstanbul aşkıyla […]