OLASILIKSIZ – “Her An Her Şey Olabilir”
OLASILIKSIZ
Kitap girişleri benim için önemlidir. Eğer bir teşekkür metni değilse, yazarın kendisinin ya da yazar hakkında yazan kişinin burada verdiği bilgiler hikâyenin ipuçlarıyla doludur. Neredeyse her sayfasında bizi olası seçenekler arasında başarıyla gezdiren yazar, ilk sayfasında da kahramanın ağzından kitabın tüm ana fikrini yukarıdaki cümlede özetliyor.
Kitap bilimsel teoriler ve kuramlarla zenginleştirilmiş başarılı bir kurguya sahip.
Olasılıksız
Okuyucuya özellikle matematik, biyoloji, fizik, felsefe ve psikoloji alanlarında araştırma yapacağı bilgiler sunuyor. Ancak, en ilginç yaklaşımı kumara karşı sergilemiş. Kumarbazların hayalperest değil, gerçekçi olduklarını savunurken, matematikçi Louis Bachelier’in ağzından kumarı felsefi bir şekilde algılamanın yolunu açıyor. ( Bachelier, 20.yy başlarında Spekülasyon Teorisi’nin bir parçası olarak şimdi Brownian hareketi olarak adlandırılan stokastik süreci modelleyen ilk kişi olarak kabul edildi.).
- Erkek kahramanımız David T. Caine. O bir akademisyen.
- Bir ikiz kardeşi var, Jasper. Şizofreni tedavisi görüyor.
- Kadın kahramanımız Nava. Eski Rus, yeni CIA ajanı.
Hikâye David’in kumar bağımlılığı yüzünden Rus Mafyasına bulaşması ile başlıyor ve ilk sayfadan itibaren sonuna kadar sürüklendiğiniz bir aksiyonun içinde onlarla birlikte koşuyorsunuz. Kahramanların birden fazla geleceğe giderek en iyi ihtimaller arasında seçim yapmasına ve geleceği şekillendirmesine tanıklık ediyorsunuz.
Kitabın bir bölümünde kahramanımız David’e profesörünün, ” Rain Man” ismini taktığını öğreniyoruz.
Tüm okuma sürecinde “Rain Man”,“21”, “Akıl Oyunları” Benedict Cumberbatch’ın canlandırdığı “Sherlock,” sahneleri gözümde canlandı diyebilirim.
Nedeni çok açık. Soyut kavramların döngülerini, geri dönüş ve aksiyon sahnelerini, hafıza sarayının her detayını çok başarılı bir şekilde tasvir etmiş. Yazar, sözcükleriyle kare kare film çekmiş. Bu konuda o kadar başarılı ki, zihniniz kelimeleri algıladıktan sonra hayal gücünüze yön veriyor. Kitabın hızlanan aksiyonlarını, ağır çekimlerini, romantik ve dramatik anlarını dokunacakmış gibi yaşıyorsunuz.
Ve yazarın ana konu olan olasılığa bakış açısını bu cümlesinde yakalıyorsunuz:
“İşte olasılık teorisinin temeli budur: Hatayı en aza indirgemek”
Adam Fawer, Pennsylvania Üniversitesi’nde İşletme okumuş, lisans ve lisansüstü derecelerini tamamlamış, Stanford Graduate School of Business’da MBA’ini yapmış. Kariyeri esnasında Sony Music, J.P. Morgan ve son olarak da About.com gibi türlü şirketler için çalışmış. Olasılık hesaplarına istatistiklere yakınlığını bu altyapıda görebilirsiniz. Sayısal yönü kuvvetli bireylerin iletişim, ifade ve sosyal yetenekleri genellikle geri planda kalır. Fawer, sıradışı bir sayısalcı olduğunu kelimelere olan hâkimiyeti ile ispatlamış bir yazar.
Ve hesaplarına güvenen her akıllı birey gibi, hayatın sürprizlerine açık kapı bırakmayı ihmal etmediğini bu cümlesinde anlıyorsunuz:
“İşte hayatın en güzel tarafı buydu; her şey olabilirdi, her ne kadar olanaksız olursa olsun olabilirdi, olasılık dışında olan bir olay mutlaka olurdu.”
Eğer;
- Epilepsi nöbetleri
- Bilinçaltı ve bilinç üstü
- Dalga boyları ve partiküller
- Spektrumlar
- Heisenberg’in Belirsizlik İlkesi
- Kopenhag Yorumu
- Entropi
- Termodinamik
- Evrim Teorisi
- İkinci Kanun
- Kuantum teorisi ve mekaniği
- Görelilik teorisi
- Çift Yarık Teorisi
- Schrödinger’in kedisi
Laplace’nin Şeytanı ( özellikle bu konu) başlıkları ilgi alanınız içerisindeyse, tüm bunları başarılı bir şekilde kurgulayan heyecan verici bir kitapla sizi baş başa bırakıyorum.
Keyifli okumalar…
ALINTILAR:
“Geleceği tahmin etmek imkansızdır. Ama şimdiki zamanı çok iyi bilirsen geleceği kontrol edebilirsin.”
“Kararlar doğru veya yanlış değildir. Kararlar karardır. Sen, sana göre en iyisini seç.”
“İmkansız diye bir şey yoktur, sadece bazı olayların olma olasılığı daha düşüktür.”
”Gelecek, onu görene kadar şekilsizdir. “
Bir parayı havaya attığında iki olası gelecek vardır, birinde para yazı gelir, diğerinde tura, ama sen görene kadar ikisi de değildir.”
“…aklına çocukken sirke gidip filleri ilk gördüğü gün geldi. Üç tane fil vardı ve bu altı tonluk canlıların kaçmaması için ayaklarına ince birer halat bağlamışlardı sadece. Nava’nın aklı karışmıştı. Babasına neden hayvanların ipleri koparmadıklarını sorduğunu hatırlıyordu.
“Bu koşullanmaları ile ilgili bir şey” diye açıkladı babası. “Filler daha bebekken kalın demir zincirlerle bağlanırlar. O ilk aylar boyunca da ne kadar çabalarsa çabalasınlar, bu zincirleri kıramadıklarını görürler.”
“…eğiticiler filler zincirleri kıramayacaklarını öğrenene kadar ip kullanmazlar. Bak Nava, aslında o filleri orada tutan ipler değil, akıllarındaki koşullanma. İşte bu yüzden bilgi önemlidir.”
” Satranç hayat gibidir David ,” demişti babası. ” Her parçanın kendi işlevi vardır. Bazıları zayıftır, bazıları ise güçlü. Bazıları oyunun başında işine yarar, bazılarıysa sonunda. Ama kazanmak için hepsini kullanmak zorundasın. Aynen hayatta olduğu gibi, satrançta da skor tutulmaz. On parçanı kaybedip, yine de kazanabilirsin oyunu.”
KİTAP KÜNYESİ:
- Kitap Adı: OLASILIKSIZ
- Yazarın Adı: Adam Fawer
- Kategori: Aksiyon, kurgu
- Sayfa Sayısı: 494
- İlk Yayın Tarihi: 2005
- Yayınevi : April
2 cevap
[…] şeyin olma olasılığı, isteme olasılığı ile ters […]
[…] OLASILIKSIZ […]