OTOMATİK PORTAKAL – Ludovico / Kırılabilecek Her Şeyi Kırdık
Otomatik Portakal – Ludovico
“Tanrı’nın istediği iyilik mi yoksa iyiliği seçebilme şansına sahip olabilmek mi?”
Anthony Burgess
Geceleyin karanlık bir yolda başında melon şapka, elinde bastonuyla ve askılı beyaz pantolon üzerinde, temiz boyun fularının süslediği beyaz gömleğiyle on altı yaşlarında bir genç görseniz gülümseyip geçersiniz. Şapkasının altından bu gencin gözlerine baktığınızda işler değişebilir: Mekanik bir çarkın dişlileri gibi sağ gözünde irice çizilmiş ve tüm gözünü çevreleyen kirpikler, elinde ustalıkla kullandığı bıçak ortaya çıktığında bu ürküten karakterden hızla kaçarsınız. Birçoğunuz bu tarif ettiğim kişiyi en az bir kez görmüşsünüzdür.
Alex DeLarge
Anthony Burgess’in edebiyat tarihine armağan ettiği 16 yaşındaki bu kurgu karakter, doğumunun üzerinden yarım yüzyıldan fazla geçmiş olmasına rağmen hala popülerliğini koruyor.
Ruhlarındaki uyum sağlama ve karşı çıkma ikilemi ile yaşayan gençler “Alex”i en az “Küçük Prens” kadar seviyor.
Alex, 1971 yılında Stanley Kubrick tarafından kitap sayfalarından sinema ekranlarına taşındı. Malcolm McDowell tarafından canlandırılarak yazının başlangıcında tanımladığım görünüşüne ulaşmış oldu.
Sinema tarihine A Clockwork Orange olarak geçen bu kült film, şiddet sahnelerine dayanamadığım için bitirmeyi başaramadığım üç filmden biridir.
Otomatik Portakal
Hikayemizdeki olaylar, Alex DeLARGE ( büyük) ve çete arkadaşlarının hayatlarından kesitler verir. Masum ve terbiyeli liseli gençler görüntüsünde olan bu gençlerin eğlence anlayışları, geceleri karanlık ve ara sokaklarda işledikleri suçlardır. Darp ve soygunlarla başlayan suç serileri, tecavüz ve cinayetle sonuçlanır. “YUVAMIZ” tabelası asılı evde yaşayan “OTOMATİK PORTAKAL” adlı bir kitap taslağını hazırlamış yazarın evini yağmalayıp, eşyalarını ve yazdığı kitap taslağını parçalarlar. Bununla da yetinmeyerek, yazarın gözleri önünde genç karısını da acımasız bir şekilde öldürürler. Kitabın bu bölümünü okumakta güçlük çektiğimi söyleyebilirim. Çetenin içindeki çatışmalar sonucunda Alex tutuklanır, hapse atılır. Alex, erken tahliye edilmek için “Ludovico Yöntemi “olarak adlandırılan bir deneye gönüllü olur. Zalim/masum, suç ve ceza denklemlerini başka bir boyuta taşır.
Ludoviko
Yeri gelmişken Ludovico Yöntemi ‘nden bahsedelim:
Beyin yıkama, bilinçaltını yeniden yapılandırma gibi masum ifadelerin arkasında insanlık dışı bir işkence yöntemi.
Amaç suçluyu islah etmek gibi görünse de, bütün insani değerleri hiçe sayarak uygulayıcılarını da suçlu konumuna getiriyor. Şimdilerde gençler “Ludovico” yu Şanışer’in müzik albümü olarak biliyorlar. Başarılı çalışmalar yapan genç müzisyen toplumsal sorunlara ve gençlerin içinde bulunduğu zorluklara sanatıyla dikkat çekiyor.
Kitabın isim hikâyesini ise Burgess şöyle anlatıyor:
Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. “Uqueer as as clockwork orange”. Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezya’da “canlı” anlamına gelen “orang” sözcüğü var.
Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm…
-Anthony Burgess-
Burgess’in Hastalığı
Burgess’in yanlış teşhis konulduğu bir yıl sonra anlaşılan hastalığı, onu edebiyata ve müziğe yönlendirmiş. Yaşadığı bu tatsız deneyim nedeniyle yazdığı romanlar sayesinde modern zamanların en popüler edebiyatçılarından biri olmuş. Buradan baktığımızda, Valery Sinelnikov’un Bilinçaltı Sırları “Hastalığını Sev” iddiası da bir kere daha doğrulanmış oluyor.
Siyaset, toplum, suç, ceza, gençlik, yaşlılık, bilinç bilinçaltı kavramlarına kattığı fikirlerle yeni bir pencere açan, edebiyat ve sinema tarihinin bu kült eserini, siz de değerlendirin.
ALINTILAR
“Aptal kadın beyefendi sesime aldanıp kapıyı aralık bırakarak gitmişti. Bu dikkatsizliğinin cezasını çekmesi gerekiyordu şimdi de.”
“Kitabın ilk sayfasını açtım. OTOMATİK PORTAKAL yazılıydı.- Ne kadar saçma sapan bir ad bu, kitap için! OTOMATİK PORTAKAL’ı kim duymuş? “
Yüksek sesle okumaya başladım: Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum…”
“Evet, gençlik, gençliğini yapacaktır. Ama gençlik, hayvanlar gibi davranmaktır. Hayır, tam olarak hayvan gibi değil de, daha çok şu küçük oyuncaklar gibi davranmaktır.
“Düz çizgide gider ve tabii bir şeylere toslar, düz gider tos tos toslar, yaptığından da vazgeçemez.
İşte genç olmak, bu küçük makineler gibi olmaktır.”
“Kötülüğü seçen biri gerçekte iyiliğe zorlanan birinden daha mı geçerli Tanrı’nın gözünde?”
“Bir akıl çağının kâfirliği: Doğruyu görür ve onaylar ama yanlışı yaparım.”
“Koltuk altında kitaplar taşıdığını görüyorum kardeşim. Bugünlerde hâlâ kitap okuyan birine rastlamak gerçekten nadide bir zevk kardeşim.”
“Seçme hakkına sahip olmayan kişi kişiliğini yitirmiş demektir.”
“Yani, hepinize minnettarım ama kendi hayatımı yaşamam gerekiyor.”
“İyilik içten gelir. İyilik bir seçimdir. Bir insan seçemezse, insanlıktan çıkar.”
“İyiliğin sebebini aradıkları yok, öyleyse niye tersini merak ediyorlar ki?”
Senin gibi iyi bir genci bir makine parçasına dönüştürmekle övünmek, ancak baskıcılığıyla böbürlenen bir hükümetin işi olabilir.”
“Pencereyi açın da içeri temiz hava girsin, taze fikirler girsin, yeni bir hayat tarzı girsin.”
“Yetişkinlerin savaştığı, bombalar attığı, birbirini kesip doğradığı, acımasızlığın kol gezdiği bir dünyada gençlerin yurtsever, dine bağlı, uslu terbiyeli olmaları söz konusu değildir.”
“Suç ve sorumluluk yetişkinlerindir. Gençler suçsuzdur”
“Tutku korkuyu ovabilen tek güçtür.”
“Ludovico Yöntemi ’nden söz ediyorsunuz anlaşılan!”
KİTAP KÜNYESİ:
Adı: Otomatik Portakal
Orijinal Adı: Clockwork Orange
Yazar: Anthony Burgess
Sayfa: 171
İlk Yayın Tarihi:1962
Yayınevi: İş Bankası Kültür