SERENAD – Zülfü Livaneli
SERENAD
Deniz Manzarası İzlerken Arkadan Çalan Bir Akşam Müziği
“Renata’nın sabırsız bakışları altında güç bela tamamlamaya çalıştığım ve o telaşla her şeyi yanlış yazdığım son cümlelere bile dokunmayacağım. Çünkü bu ustaca bir kitap yazma girişimi değil, bir iç dökme, bir itiraf, bir paylaşma arzusu. Dolayısıyla bir redaksiyondan geçmesine, mükemmel olmasına, dil ve imla yanlışlarının düzeltilmesine gerek yok. Sanki o zaman iş profesyonelleşir, içtenliğinden bir şeyler yitirir gibime geliyor. Bu yüzden kitabı basacak yayınevinden dileğim, yazdığım metin ne kadar acemi ve yanlış olursa olsun, hiçbir satırına dokunmamaları.”
Serenad / Zülfü Livaneli
Kitap bitmeye yakınken bu satırları yazan yazar, beni çok derinden etkiledi çünkü onun gibi ben de ilk defa yazıyorum. Yeri gelecek yazım hatalarım olacak, yeri gelecek bazı cümleleri bağlarken siz okurlar okumakta zorluk çekeceksiniz ama ben ilk göz ağrılarım olan bu satırları ne kadar acemi ve toy olsa da kimse tarafından düzenlenmemesi bu yazım için tek isteğimdir.
Serenad
Her şey, üniversitede halkla ilişkiler bölümünde çalışan Maya Duran’ın, Amerika’dan gelen önemli bir profesörü karşılaması ve İstanbul’da geçireceği zamanda ona eşlik etmesi için görevlendirilmesiyle başlar. Ancak daha önce İstanbul’da görev yapmış Profesör Maximilian Wagner’ın İstanbul’a gelmesiyle, Maya’yı çok zor 5 günün beklediğinden haberi yoktur. Havalimanından profesörü almış çıkarken onları bir arabanın takip ettiğini düşünen başkarakterimiz Maya Duran, bunlara aldırış etmez ve yoluna devam eder. Bir gün sonra profesörün özel isteğiyle, Maya, Profesör ve üniversitenin şoförü, Şile’ye deniz kenarına giderler. Asıl olaylar buradan sonra başlar. Maya, profesör hakkında ciddi bir araştırma yapmaya başlar ve bulduğu belgeler onun hayatını değiştirmeye yeter de artar…
Aynı anda hem aksiyon, hem aşk, hem de tarihi değerler taşıyan bu eser okurun elinden bırakamayacağı bir başyapıt.
Birçok konuda çok başarılı olan ancak yazarlıkta da adını altın harflerle aklımıza kazan Ömer Zülfü Livanelioğlu, bu eseriyle de benim gönlümü fethetti.
Eserin olay örgüsü, her şeyin birbiriyle bağlantılı olması ve en önemlisi de karakterlerin geçmiş zamanda yaşadıklarını günümüzle bağlanması çok iyiydi. Böylece de okunması zevkli bir kitap ortaya çıkmış. Yazar sadece bağlantıları iyi kurmakla da kalmamış, karakterlerin yaşadığı sonuçları da bize çok net bir şekilde sunmuş. Kendi açımdan söylemek gerekirse ben bu kitabı okurken çok zevk aldım. Her kitapta olmayan bir şey vardı: Akıcılık… Bir kitapta “Akıcılık” eksik olursa, bence o kitabı okunması hakikaten güç olurdu.
Eserde benim en çok ilgimi çeken bölüm ise, yazarın aslında okura aşılamak istediği, hem geçmişten hem de günümüzden derlenmiş düşüncelerin olması. Böyle olunca insan hem geçmişle günümüzü karşılaştırmadan hem de o trajik olayları yaşayan insanlara empati yapmadan kendini alamıyor. Bu eser, okunurken düşündürtmekten asla çekinmiyor.
Kitap için söylemek istediğim en önemli şey ise her okurun kesinlikle okuması gereken bir eser olmasıdır.
Nasıl ki kesinlikle izlenmesi gereken filmlere “Kült Film” tabirini kullanıyorsak bu kitap için de “Kült Kitap” tabirini hiç tereddüt etmeden kullanabiliriz.
Daha önce herhangi bir Livaneli kitabı okumadığım için bir eleştiri yapmak istemem ancak “ Serenad ” kitabında yazar, gereksiz yerlerde fazla ayrıntı vermiş ya da merak edilen bölümleri 2-3 cümleyle bitirmiş ve hiç geri dönmemiş. Bazı bölümlerde yazarın çok fazla betimlemeye başvurmasından kaynaklı olarak kitabın bazı bölümlerini okuması güçtü. Ancak şöyle bir ayrıntıyı da atlamamak lazım; kitapta yazar aslında üniversitede tercüman olarak çalışan ve hayatında ilk defa kitap yazan Maya Duran isimi bir kadın olarak karşımıza çıkmakta. Hatta kitabın sonlarında gramer ve yazım hataları bile yapıyor ve düzeltmek istemediğini, ilk yazdığı şekilde kalmasını istediğini EPİLOG kısmında bastıra bastıra söylüyor. Yani kafamda şöyle bir soru işareti kaldı: Bu hataları yazar bilerek mi yaptı yoksa hakikaten düzeltmesi gereken önemli bir hata mı?
Yazan: Simay AKPINAR
Editörün Notu: Genç yazarımızın ilk paragrafındaki isteğine uyarak metin üzerinde düzeltme yapılmamıştır. Onyedi yaşında bir genç kızın kaleminden okuyorsunuz bu satırları…
Emeğine, yüreğine sağlık…
ALINTILAR:
- “Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru… İnsanlara karşı kendini koru!”
- “Doktor, kalp-damar hastalığının genetik olup olmadığını anlamak için anneanneme basit bir soru sordu. “Annenizle, babanız hangi hastalıktan öldü?”. Oda da bir süre sessizlik oldu sadece anneannemin sessiz çığlıkları duyuluyordu. “Hiçbir hastalıktan ölmediler!” sesinde sitem vardı, acılıydı. “Annemle babam öldürüldüler doktor bey. Hastalıktan ölecek kadar yaşlanmadılar. İlle de bir hastalık arıyorsanız, onları öldüren insanoğlunun zalimliğiydi!”
- “Kötümser, ‘işler daha kötü olamaz’ diye feryat ederken, iyimser ‘olabilir daha kötü de olabilir’ dermiş. Şimdi söyle bakalım, sen iyimser misin, kötümser misin?”
Kitabın Künyesi:
Kitap/Orijinal Adı: Serenad
Yazar: Ömer Zülfü Livaneli
Türü: Türk Edebiyatı/Roman
İlk Baskı: 2011
Sayfa Sayısı: 488
Yayınevi: Doğan Kitap
“SERENAD” KİTABININ SESLİ KİTAP HALİ:
3 cevap
[…] Simay Akpınar […]
Simay Hanım kaleminize sağlık, güzel bir yazı olmuş. Seçtiğiniz kitapta ve yazınızda ki “ilk yazma deneyimi” konusu birbirini çok iyi tamamlamış.
Yazınızda değindiğiniz “Akıcılık” konusuna katılıyorum, gerçekten çok sürükleyici bir kitaptı. Kitabı okurken bende ufaktan bir Dan Brown tadı bırakmıştı.
Yeni yazınızı merakla bekliyorum…
Bu satırları onyedi yaşında bir kitapsevererin yazdığını yazının en sonunda editör notuyla öğrendiğimde dönüp bir daha okudum. Yazım hataları ilk okuyuşumda beni biraz şaşırtmıştı ve editoryal özensizlik gibi gelmişti ancak yazının içeriğindeki anlam ve kavrayışı beğenmiştim.
Madem yazarımız da düzeltilmesini istememiş ve tüm içtenliğiyle bize ulaşmasını istemiş: bize de kendisini bu güzel yazıdan ötürü tebrik etmek düşüyor.
Yazılarınızın devamını diliyorum Simay Hanım. Şimdiden bir takipçi kazandınız.
Saygı ve sevgilerimle